Şimdi bu başlığa ne alaka, kel alaka diyebilirsiniz. Ben de en az sizin kadar şaşkın olduğumdan ne
yazacağımı da bilemedim. Bu olayı yaşamamın üzerinden aylar geçmesine rağmen, neydi şimdi bu yaa demekten kendimi alamıyorum. Bu yazımızın konusu: İzmir'e tatile giderken bir anda Müjdat Gezen'le nasıl telefonda bayramlaştık.
Üniversitede aynı sırayı paylaştığım canım arkadaşıma,İzmir'e gitmeyi planladım. Kurban bayramı dolayısıyla uzatılan tatilde bol bol hasret giderelim, 4 yıl oldu artık dedik. Uçakla gitmenin eziyetini bir kenara bırakarak kendimi otobüsle atarım diye düşündüm. İstanbul'da bir yerden bir yere gitmek, ruhunu teslim etmeye bedel zaten. Mahallemden binerim servisime, mis gibi giderim otobüsle. Kafama tüküreyim, başımı daşlara vurayım, içimdeki keyif sevdasına kurşun sıkayım. Allah o otobüse ateşler salsın.
Neyse, 1 numaralı koltuğa geçtim oturdum. Kralız ya, lüks oldun didik, tek koltuklu tarafa yayıldık. Yanımdakiyle itişip kakışma derdim de yok. Hemen yan taraftaki yolcunun, yani gelecek olan belanın, iyi yolculuklar temennisine verdiğim cevapla kendimi dönülmez akşamın ufkuna doğru usulca bırakmışım meğersem.
-İyi yolculuklar
-Sağ olun size de
-Öğrenci misiniz?
-Hayır
-Çalışıyor musunuz?
-Hayır
-!!!!!!!!......... Öğrenci misiniz?
-Hayır
Benim ona sormadığım tüm soruları kendisine sorarak cevapladı ve 8 saat süren yolculuğu bana işkence etti. Hiç susmadı, sordu, tahminlerde bulundu, anlattı ve anlattı. İzmir Buca'da evi olduğundan aldığı maaşa, sülalesindeki insan sayısından hayatının tüm kariyerine kadar her şeyi anlattı. Benim içimdeki insan kırmama sevdasının içine ilk defa lanet ettim. Hangi ünlülerle muhabbeti olduğuna, hangisinin numaraları rehberinde kayıtlısına kadar anlatmadığı bir bok kalmadı. Hepsi de onun kankası, abisi, çok sevdiği, çok sevildiği, amcası, yengesi,halasının danası falan filan...
Sıra geldi bana iş bulmayaaaaaa... 'Yazık nasıl iş bulamazsın, bak, doktorun ayağına geldi, Hazır gazetecilik okumuşsun, hemen bir şeyler ayarlayalım' demesiyle onu bunu araması bir oldu. Mola yerinde de zorla ısmarladığı çay eşliğinde sohbetine devam etti.
-Aaaa biliyo musun Müjdat abii benm çk sevfiğim bir abidir. Tanırsın Müjdat Gezen. Tiyatrocu olursun belki :D
-!!!!
-Dur hemen arıyayım da konuşturayım seni, bir merhaba dersin. Çok sever beni. Dur, dur.
-!!!!
-Alo. Nasılsın Müjdat abi, ben ..... Yanımda teyzemin kızı var, seni çok seviyor, konuşmak istiyor seninle.
-!!!!..... Merhaba Müjdat bey, nasılsınız? Teşekkürler, kusura bakmayın çok emrivaki oldu, ayıp oldu size de. Evet..... Sağlığınıza dikkat edin, ellerinizden öperim. Hoşçakalın.
Ne oldu, nasıl oldu, neden oldu, anlayamadım. Benim 'Ben ne konuştum bu adamla' şaşkınlığım esnasında Müjdat Gezen'in de 'noldu şimdi yavv' dediği de kesindir.
Geri kalan zamanda da bu kişinin konuşmaya devam ettiğini ifade etmeme gerek yok sanırım. Bu da böyle salak saçma bir anımdır işte. Ha bu arada Trabzonlu olduğumu öğrendiği zaman bana taktığı LAZ PİRENSESİ lakabını duyduktan sonra ölmediysem daha da ölmem.
Sindirella olmak çok sıkıcı, pijamalar güzel. Zaten prenses olmak için fazla fakirim.
Bir hikaye denemesi: Kızılcık Şerbeti
Her sabah zıkkım gibi çalan telefon alarmımı susturmak için yine ufak ve başarısız bir girişimden sonra uykunun ve tabii ki rüyanın en tatl...
-
Zamanın Tozları ...Ve son kılıç darbesiyle ortalığı kaplayan siyah bulutun ardından kulakları sağır edecek bir çığlık duyuldu. Göz gözü ...
-
Şu satırları yazmak bile çok zor. Bizim sadece duyduğumuz bu büyük acıyı, o küçücük bedenlerin yaşadığını bilmek kahrediyor yürekleri. Her ...
-
Küçükken oturduğumuz o garip komşularımızın olduğu apartmanın dört tarafı da bahçeydi. Bahçe gibiydi desek daha doğru olur. Fakat biz çocu...