Bahar gelmiş, hoş gelmiş ama boş gelmiş

Veeeeeeeeeee geldi güzelim bahar ayıııı...

Kışın ve soğuğun o kasvetli, gri havasını atın üstünüzden. Çıkın dışarıya. Mis gibi koklayın güneşin sıcaklığını. Herkes, her yer cıvıl cıvıl.

Kıştan nefret eden biri olarak sıcak havayla birlikte yeniden doğduğumu söylersem abartmış sayılmam. Kışın nesi güzel zaten yaa. Üst üste giyiniyorsun bir kere. Dışarısı soğuk, içerisi sıcak. İşe giderken kat kat giyiniyorum ki götü donmasın ama iş yeri sıcak. Bu sefer de vıcık vıcık terliyorum, ki bu daha iğrenç. Sürekli lavaboya git, ıslak peçeteyle kendini sil, leş gibi kokmamak için uğraş.

Bir de ortamda hoşunuza gelen, gördü
ğünüzde heyecanlandığınız karşı cinsten bir afet de varsa daha çok sıçtınız. Heyecan basınca daha bi fena oluyor.

İş görüşmelerine gittiğimde şirket kapısından insan kaynaklarına kadara uzanan yolda açtığım radarlarımla ortamı iyice tarıyorum ki, gitmeye ekstra b,r sebebim olsun. Entrika çevirmek hayatın zevklerinden biri sonuçta.

Ne zaman geliyo, ne zaman çıkıyo, 'çay almaya mı gitti o' gibi küçük  takipler sonucu sürekli yan yana gelmek ve fark edilmek ama onu fark etmemiş gibi yapmak, iş yerinin en önemli işi bana göre. :)

Tam bu söylediklerim çerçevesinde, kışın üzerime verdiği o rehavet yerin dibine batsın ve lütfen kısmetimi kapanmadan bir an önce gitsin ve yaz gelsin.

Üstelik kışın seksi de olamıyorum, hissedemiyorum. Kazak, pantolonla en azından ben seksi olamıyorum. Elbise de giyemem kimse kusura bakmasın.

Kışın sevgiliyi yaptıktan sonrası da zor ayrıca. Dışarıda dolaşamıyorsun götün donuyor. Kimse kusura bakmasın Johnny Depp gelse beni  o ayazda, soğukta ısıtamaz. AVM'lerde alayına sıkıcı ki herkes orada. Sanki bedavaya satıyorlar her boku. Tıklım tıklım ama bir şey alan da yok. Satış elemanları peşinde bile dolanmıyo insanların. Herkes bir bakayım önce deyip, iki tişörtten sonra çaktırmadan 'Üff burada da bişiy yok aman' tribiyle çıktığı için eleman da kendi çapında takılıyo.Mecbur kalmadıkça sinema dışında oralara da gitmiyorum. Elinde 50 kiloluk montla nereye geziyon zaten.

O yüzdeeeeennn bahar  ve yaz hep en güzeli. Yaz geldiği zaman beş beden incelmiş gibi hissediyorum. Lahana katlarından kurtulmak paha biçilemez. Gez, dolaş, tam keyif zamanı.

Mesela bu güzelim havada, İstanbul'un iğrenç trafiğinden geçip, Cadde Bostan'a kadar bisiklet sürmek, denize karşı inek gibi çayırlara yayılmak keyif verici. Gerçi şu satırları yazarken etrafıma bakıyorum, çimenler görünmüyo neredeyse. bütün İstanbul buraya akın etmiş.

Koşuya çıkmış o biçim yakışıklı herifler, hafif bronz (solaryuma girmiş belli) kalçaları taş gibi hatunlar. Benim kalçalar da güzel ama daha yuvarlağımsı olsa daha güzel olur.

Bu arada zayıf insanlar için 'neyine spor yapıyosun' diyen andavallar da var. Onlar ayrı bir olay. Sanki spor yapmak sadece şişmanların zimmetinde. Sanki ben yapınca israf oluyo. Belki şişmandım, verdim de geri almaya korkuyorum sana ne. Azıcık çeneni değil de bacağını çalıştır apla, o götle Ümraniye'ye kadar yuvarlanarak gidersin yoksa valla. Kıskanç karı. Nazar değdirecek kıçıma kem gözlü. Seleye oturmaktan kıç kemiklerim acıyo zaten..

Etraf yakışıklı, sülün gibi, eşofmanı kıçının çizgisinde dolaşan beybileri gördükçe içim sızlıyo. Gel yanıma otur, 'pisiklet senin mi' gibisinden mal bir soru sor, iki iğrenç espri falan, gel benim ol di mi. Bahtıma sıçayım yaa. Bankalarda bir sürü insan vardı, ucunu zor kaptıydım ama şu an bomboş mesela. Nasıl bir iticilik var ise artık ben de. Herkes de çift gelmiş bok var sanki. Gelmeden önce elli kişiyi aradım ben de ama biri bile cevap vermedi.

Bir de alakaya maydanoz gibi olacak ama şu güzelim erkekler neden sümük gibi köpeklerle gezerler hiç anlamam. Bi herife bak, cillop gibi, üstüne atlayasın gelir. Bi de yanındaki köpeğeee bak. Köpek mi o? Benim Binnaz bile daha heybetli bunların yanında.

Binnaz benim kedim olur. Kedi diyorum ama bu bildiğin caanavar. Pardon CANAVAR. Abartmıyorum böyle bir kedi yok. Ünlüdür bu civarda.

Neyse özet olarak; Bahar geldi, hoş geldi, bari boş gelmesin. Sevgilim olsun yoksa bütün çiftlerin ellerini kırıcam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bir hikaye denemesi: Kızılcık Şerbeti

Her sabah zıkkım gibi çalan telefon alarmımı susturmak için yine ufak ve başarısız bir girişimden sonra uykunun ve tabii ki rüyanın en tatl...