Mallık ve cenabetlikte Nirvana'yı hedefleyen biri olarak, yükselme taşlarıma bir yenisini daha eklemekten duyduğum gururu anlatacağım sizlere.
Aylardır Ankara planları yapıyorum ama sürekli son dakikada erteleniyor. O gün, bugün derken, işten çıktım ve öteki herif de hazır aramıyo ben gidiyorum dedim. Evdekilere de emr-i vaki yaptım ki tartışmaya kapalı bir oturum olsun. Her şeyi güzelce ayarladım. 4 gün Ankara'da kalırım, 2 gün de Konya'ya şöyle bir göz ucuyla bakar evime yollanırım diye düşünüyorum.
Konya'da da ne bok varsa artık. Amaç gezmek, sürtmek olsun. Selçuk Üni'den mezun olalı 3 yıl olmuş ya hani belki biraz gelişmişlik göstermiştir. Bomboş da bir şehir zaten. Okul da tatile girdi mi in cin top oynar, halay çeker.
Konya'nın da bir şeyi var. İlk gelene ölümcül sıkıcı. Allah'ın unuttuğu yer, haritada nasıl bu kadar yer kaplıyo şaşarsın. Turlara katılan turistler bile burada 2 saat harcıyo, gidiyo. Bütün şehri topla bi Üsküdar eder anca. En çok içki içilen şehirmiş gibisinden de bir batıl inanç var ki aman sakın inanmayın. Konya mı? İstanbul, İzmir varken buna götümle gülüyorum.
Neyse ilk kez geliyorsan, ağlar ağlar evini istersin. Burada kalmak istemiyoruuuuaaaammm diye yırtarsın kendini. Aman zaman geçer, senelerini harcarsan, giderken bir parçanı bırakırsın. Yine ağlar ağlar eve gitmek istemiyoruuuaaammmm dersin.
Ankara'da okuldan yurt arkadaşım, aynı odayı paylaştığım (+4 kız) aynı zaman da sınıf arkadaşım da olan Güli'nin yanına gideyim artık dedim çünkü söylenip duruyo. :)))
Geliyorum lan dedim, aldım bileti. Fakirlik diz boyu, bi yerde iki hafta duramadan işi bırakan ben uçakla gidicem bana ne! Zaten otobüs fiyatlarıyla aynı, senelerimi o otobüs koltularına heba etmişim daha çekemem. Hızlı tren desen öğrenci de olsan soyguncu gibiler valla. Sanki öğrenci parayı sıçarak buluyo.
Havayolu şirketi her yerde uyarı yapıyo, şu saatte orada olun, burada oturun, burada sıkılın nolcak der gibisinden ama ben hep son dakika yetişmeyi sevdiğimden sallamadım. Meğersem havalimanı anasının şeyindeymiş. Otobüsten inince var gücümle nasıl yardırıyorum. Havalimanının ortasında biri koşuyo yaldır yaldır. Millete de bağırıyorum, uçak kaçıyo diye.
Hep filmlerde izlerdim, herifler geç kalırdı ama sonunda yetişirdi, girişte kızcağız bravo diye alkışlardı falan.
Ama yetişemedim. :(((
Ağız alışmamış uçak demeye, dua ederken "Allah'ım nolur otobüsü kaçırmıyım" diyordum ondan olmadı herhalde. Çöktüm kaldım yere valla. Tekrar bilet aldım mevbur ona bindim. Para da bana girdi.
40 dk'lık yolculuk boyunca ağzım açık gökyüzünü izledim. Bulutlar pamuk gibi şahane görünüyordu. Ama sağolsun hatun bana kanet üstü vermiş öküz. Cam kenarı iyi hoş da, burnumu cama yapıştırıp seyretmekten boynum koptu.
Arkamdaki herif de ayyaş çıktı. Lan zaten 40 dk sürüyor yol, ne boka içiyon. Yedi, içti öküz. Ben bi su istedim 3 lira verdim, o hanzo kim bilit ne kadar verdi. Hayır madem zenginsin, ekonomide ne işin var, siktir git businesse. Öte tarafta da tüm yolculuk boyunca dua eden, eli ayağı ayrı oynayan bir vatandaş vardı ki yazık.
Sonrasında da Ankara'ya indim ve absürd şekilde gelen bavulumla çıkışa yöneldim. Aaaa bu arada pilotların sesi hakikaten çok seksi oluyormuş. Kafasına kese kağıdı geçir, sırf konuşsun sen dinle. :)))
Sindirella olmak çok sıkıcı, pijamalar güzel. Zaten prenses olmak için fazla fakirim.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bir hikaye denemesi: Kızılcık Şerbeti
Her sabah zıkkım gibi çalan telefon alarmımı susturmak için yine ufak ve başarısız bir girişimden sonra uykunun ve tabii ki rüyanın en tatl...
-
Zamanın Tozları ...Ve son kılıç darbesiyle ortalığı kaplayan siyah bulutun ardından kulakları sağır edecek bir çığlık duyuldu. Göz gözü ...
-
Şu satırları yazmak bile çok zor. Bizim sadece duyduğumuz bu büyük acıyı, o küçücük bedenlerin yaşadığını bilmek kahrediyor yürekleri. Her ...
-
Küçükken oturduğumuz o garip komşularımızın olduğu apartmanın dört tarafı da bahçeydi. Bahçe gibiydi desek daha doğru olur. Fakat biz çocu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder